Kibir; iblisin insanlığa armağan ettiği bir kirdir. Kendilerini kibir ile kirletenler iblis olurlar, firavun olurlar, nemrud olurlar. İnsanlıktan ve Müslümanlıktan da uzak dururlar. Kibir ile kirlenmiş olanlar insanların baş belâlarıdır. Nitekim ülkemizde kibirle kirlenmişin ardından şu mısralar söylenmiştir: “Ne kendi etti rahat, ne âleme verdi huzur. Geberdi gitti cihandan, dayansın ehl-i kubur!” Kibirliye bakıp da gülene sormuşlar niçin gülüyorsun? Demiş ki; güldüğüme bakmayın içim hıçkırık doludur. Kibir peygamberlerin değil, firavunların yoludur.
Kibirle kirlenmek, müstekbirliğe aday olmaktır. Çünkü hak ve hakikat karşısında kişiyi inkâra götüren kibridir. Rabbimiz haber veriyor:
“Çünkü onlar, kendilerine, “Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur” denildiği zaman, inanmayıp büyüklük taslıyorlardı.” (Saffat Sûresi/35)
Kişiye gurur olmuşsa akıl hocası, nefsini âlim tanır. Elifi mertek görür, kendini üstad sanır. Firavun olma sevdası gönlünde saklanır. Kibrin kiriyle kirlenenin ruhu haramlar tarlasına kanatlanır.
Gönüllere selam ile yolcu etmişseniz nidanızı. Çile nöbetleriyle büyütürsünüz sevdanızı. Hayatın tilmizleri tıklatır kapınızı. Dünya da üstünüze gelse dağıtamaz iman merkezli yapınızı.