Müslüman evrensel insandır onu yöresellikle mukayyet kılamazsınız. Müslüman, velev ki ırkına ve mezhebine mensup olmasalar da diğer Müslümanlardan olmayı kendi Müslümanlığının mütemmim cüzü kabul eder. Bu inancı, bu ahlâkı da Kur’ân’dan alır. Rabbimiz haber veriyor:
“Allah’a çağıran, salih amel işleyen ve “Şüphesiz ben Müslümanlardanım” diyenden daha güzel sözlü kim oloabilir?” (Fussilet Sûresi/ 33)
İslam’ın ilkelerinin hayata rehberlik ettiği dönemlerde yeryüzü insanî değerlerle buluşmuş, barış, huzur ve güven hayata egemen olmuştur. İslam’ın gönderiliş hikmeti ve amacı da budur. Dünyada dengeyi, barışı sağlamak; adaleti ve merhameti gerçekleştirmek, İslâm’ı bir bütün halinde ikame edip tatbik eden bir devlet kurmak ve bu İslâmî devleti yürürlükte tutmakla mümkündür.
İslâm devleti; bir mezheb, bir ırk devleti değil, bir ümmet devletidir. Şunu bilelim ki; “Cemaatü’l Müslimin” Müslümanların, “Devletü’l İslâm” insanlığın cennetidir. Dolayısıyla Müslüman sadece kendi ırkı...