Din demek, hayâ ve hayat demektir. Dinin dışında, taşrasında kalmak memattır. Yani ölümdür, yok olmaktır. Dinin çağlarüstü cihanşümul çağrısı, bir hayat çağrısıdır.
“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasûlü’nün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız. “ (Enfal Sûresi/ 24)
İnsanoğlu ancak din ile ihya olunur. Din ile ihya olunmuşları din idaresinin dışında tutmak, onları her gün ölüme mahkûm etmektir.
Din Allah’ın binasıdır. İslâm bir mimari oluşturuyorsa, şunlar da o mimarinin ana unsurlarını teşkil ediyor. İman, İbadet, Ahlak, Muamelat, Ukubat... Hiç şüphesiz her bir unsurun nev’i şahsına münhasır ehemmiyeti var. Her biri Dinin mütemmim cüz’ü olarak mütalaa edilebilir. Din, onlarla bütünlük arzediyor. Birisini azalttığınızda Din’in bütünlüğü de yara alıyor. Bazen “Din iman, ibadet ve ahlaktan ibaret” gibi, özellikle “Muamelat ve Ukubat”ı dışlayarak, dini sosyal hayattan tecrit etme...