Hilafetin ilgasından bu yana bu coğrafyada “dardayım dardayım, ben ahu zardayım. Ne gelinim var, ne gidenim” diyenlerin feryadlarıyla gün doğuyor, gün batıyor. Mazlumların feryadına adaleti ulaştırmayanlar, zalimlerin sayılarını çoğaltanlardır. Boşuna dememişler “iyi insan mutluluk, kötü insan tecrübe, yanlış insan ders, mükemmel insan iz bırakır!” Zalimin zulmüne uğradığında kimi arayabiliyorsan adil odur. Adaletin bir manası da mazlumlara umut olmaktır. İnsan insanda konuştuklarıyla değil, icraatlarıyla iz bırakır.
“Kimse kendini, ebedi göklerde kalacak zannetmesin. Allah dilerse, gökte süzülenleri, yerde sürünenlere yem eder!”
Öyle bir madrabazlık devrine düştük ki; biriyle el sıkıştıktan sonra “beşi de yerinde mi?” diye parmaklarımızı saymak zorunda kalıyoruz.
Hayatta hem hayvanlar için ve hem de insanlar için geçerli olan müşterek sosyal bir kural vardır. Eğer köpeğin sana havlamaya başlıyorsa onu başkaları da besliyor demektir. Tatlı bir yalan söylersen on kişi seni alkışlar. Ama acı bir gerçeği söylesen dokuz kişi...