Selef-i Salihin’in izinde olmak (3) MUSTAFA ÇELİK
Selef-i Salihin’in izinde olmak; bir suç değil, bir fazilettir. Selef-i Salihin’in izinde olmak; bir meşrebe, bir mezhebe mahsus olmayıp her Müslümanın daimi vasfıdır. Sahâbenin, Tabiîn’in ve Tebe-i Tabiîn’in izinde yürümeyenlerin Müslümanlık iddiaları bir vehimden öteye geçemez. Asrımızda Selef-i Salihin’siz kalmış Selefiliğin gündelik hayattaki karşılığı, İslâm tarihi bilincinin yok edilmesi ve halk nezdinde dini şiarın zayıflaması olmuştur. Bunun en dikkat çeken örneği özellikle harem/kutsal belde olarak ilan edilen Mekke’de bid’at ve şirk bahanesiyle İslâm’ın tarihi mirasının ve şiarının pervasızca yok edilmesi oldu. Dini anlamda her yeniliği bid’at, dini değerlere ve selefe gösterilen her tür hürmeti de...