Müslüman; davası, daveti ve duası olandır. Davasız, davetsiz ve duasız kalan baştan sona bir yalandır. Dava yaşanandır, yaşanmayan dava yarına kalmayandır. Mü’min olarak Allah katındaki değerimiz davamızdan, davetimizden ve duamızdan geliyor:
“De ki: ‘Duanız (davanız, davetiniz ibadet ve niyazınız) olmasa Allah size ne diye değer versin!’ (Ey inkârcılar!) Siz O’nun dinini yalan saydığınız için bunun günahı artık yakanızı bırakmayacak!” (Furkan Sûresi/77)
Hangi zaman ve mekânda olursa olsun, Müslüman bir tek dininin neferi. Kefereler birlik olmuş, gaye Haçlı seferi. Kim demiş keferelere kalacak burası. Toplanmış da karar almış misyonerler şurası. Dava ve davet yoksa red olunur Müslümanın duası!
Davet, davanın dava sahibinin üzerindeki hakkıdır. Dava hakikat. Davanın tebliğine, davetine engel olan her ne varsa ortadan kaldırılması gereken barikat. Şamil Basayev (rh.a.)’in dediği gibi, “Bir dava uğrunda ölünecek kadar değerli değil ise uğrunda yaşanacak kadar da değerli değildir!” Davayı...