Eğitimciler Birliği Sendikası sadece özlük hakları temelli bir eğitim sendikacılığı ile yetinmeyip bir tür “misyon sendikacılığı” diyebileceğimiz çalışmalar da yürütüyor. Uzun süreden beri yayınladığı akademik yayınlar ve raporlar bu sendikal anlayışın bir göstergesidir. Bu çerçevede 2016 yılında Eğitime Bakış 2016: İzleme ve Değerlendirme Raporu yayınladı. 2017 yılında ise Yükseköğretime Bakış 2017: İzleme ve Değerlendirme Raporu’nu hazırladı. Son olarak Eğitime Bakış 2017: İzleme ve değerlendirme Raporu’nu yayınladı.
Raporda eğitimin çok kapsamlı bir değerlendirmesini yapmaktadır. Raporda yoğunlukla vurgulanan temalardan biri öğretmenin durumudur. Öğretmenin eğitimde başarının anahtarı olduğu anlayışı vurgulanmış. Bu noktanın önemi TIMSS ve PISA gibi uluslararası karşılaştırmalı çalışmalardan alınan verilerle desteklenmektedir.
Raporda öğretmenlerin öğrenci başarısının üzerindeki etkisi, müfredatın felsefesinin gelecek kuşaklara aktarılmasının ancak niteliği yüksek öğretmenlik sistemiyle mümkün olacağı vurgulanmıştır.
Bir eğitim sisteminin başarısı, kalitesi, özgünlüğü ve sürdürülebilirliği öğretmen eğitimi politikaları ile mümkün olabilir. Rapor kamuoyuna açıklanırken benim de davetli olduğum bir basın toplantısına akademisyenler, YÖK eski ve yeni yöneticileri ile MEB bürokratlarının davet edilmiş olması eğitimde çoklu işbirliğinin başarı şartı olarak görülmüş olmasını gösteriyor.
Eğitim çalışanları örgütleri, akademi, YÖK ve MEB işbirliği ve koordinasyonu ile ancak nitelikli bir öğretmenlik sistemi ve başarılı bir eğitim yakalanabilir. Başka yolu yok.
Kaliteli öğretmenlik sistemi kaliteli mühendislik, hukukçu, akademisyen ve doktorluk demektir aynı zamanda unutmamak gerekir.