Şeytanın varlığı yanılgıyla başladı. Şeytanlığı da yanılgısında ısrar etmesindedir. Bilerek taammüden ve bilinçli bir şekilde hatada ısrar. O secde etmeyi reddetti. Çünkü insanı anlamadı. İnsanın yüceliğini, mikro kozmik değerini, zübd-e âlem oluşunu anlamadı. İnsanı bir çamur ve toprak yığınından ibaret sandı ve inkâr etti, küçümsedi, sırt çevirdi. Oysa şeytanın gördüğü insanın bedeniydi, ondaki ruhu görmedi. Ona yüklenen “kelimeleri” ve anlam boyutunu görmedi. Bilen özne oluşunu, bilgelik potansiyelini, hikmetini görmedi. Görünen haline, fenomene aldandı.
İnsanı çamurdan ibaret sandı aldandı. Hata yaptı. Hatasında ısrar etti.
Ve bugün. Şeytan her yerdedir. Ekonomide, ahlakta, düşüncede, bilimde, hukukta, siyasette her yerde. Şeytan olduğu her yerde insana çamurun uzantısı muamelesi yapar. İnsanın yüceliğini görmezden gelir. Şeytan hata yaptı şeytanı temsil edenler hatasını kasten ve taammüden ve ısrarla sürdürüyorlar.
Şeytan ilk hareketi verdi kötülüğe. İnsanı horlamaya. Allah “muharrik-i evvel”dir. Varlığa ilk hareketi verendir. Ol dedi o da oldu. Varlık mümkün iken zorunlu olarak var oldu. Şeytan da kötülüğe ilk işareti verendir. Şeytanın çıkış noktası insanı bedenden ibaret saymasıydı. Materyalistçe baktı. O çamurdandır dedi. Çamuru gördü. Çamurun ardındaki sebebi görmedi. Tıpkı bu gün onu temsil edenler gibi. İnsanın mana dünyasını, ruhunu, aklını biyolojik kımıltıların devamı gibi gören anlayışın yaptığı gibi.
İnsan bir “kenz-i mahfi”dir, gizli bir hazinedir. İnsanın “kendi”ni, bilmeliyiz, “kenzi”ni keşfetmeliyiz. İnsana dair söz söylenecekse onun çamurdan gelen kısmına değil üflenen ruhundan gelen kısmına dair olmalıdır. Doğan da, yaşayan da ölen de bedendir, ruh değil. Çok insanın bedeni yoktur artık, ama onların ruhlarının bıraktığı izleri hala konuşuyor insanlık. Çünkü, “Ölen hayvan imiş, âşıklar ölmez.” Aşk ruhtur, akıldır. Tutkuya yön veren arzu değil, beden değil, ruhtur.
Bu gün şeytanın hatasını taammüden tekrar eden satanizmin bütün sözleri insanın bedenine dairdir. Bu anlayıştan çıkan hukukun, sanatın, ahlakın, hâsılı insana dair bütün teorilerinin temelinde insanın biyolojik sürecin evrilerek kendini gerçekleştirdiği bir canlı varlık sayan anlayış vardır.