Sondan başlayalım… ABD ile yapılan anlaşma Türkiye için olumludur ve harekatın bütün amaçlarını olmasa bile en önemli kaygı noktasında bir garanti sunmaktadır. PYD/YPG terör unsurlarının 20 millik (32 kilometre) derinlik dışına ağır silahlardan arındırılmış olarak çıkarılması Barış Pınarı harekatı öncesine göre kazanımdır. Aynı unsurların geri dönüş ihtimali hesaba katılarak mevzi ve barınaklarının tahrip edilecek olması da geri çekilmenin takibi açısından önemlidir. Türkiye’nin istediği bütün güvenli bölgeyi askeri girişimle temizlemek ve YPG’yi “bitirmek”ti ama bunun gerçekleşmesinin yaptırım başta olmak üzere bazı maliyetleri hesaba katılırsa gelinen nokta da harekatın netice aldığını gösterir. Türkiye’nin askeri olduğu kadar diplomatik faaliyete fırsat tanımış olması, özellikle harekatın başladığı günden itibaren adeta kasırgaya dönüşen küresel antipatinin dindirilmesi açısından da faydalı olmuştur. Malum, bunun sadece ekonomiye değil bütün sektörlere olumsuz etkileri apaçık ortadaydı… Şimdi önümüze bakalım. “Önümüze bakmak” 24 saati geride kalan 120 saati değil, daha ilerisini düşünmek demektir. PYD/YPG’nin şöyle ya da böyle anlaşmaya bağlandığı şekliyle bölgeden çekileceğini tahmin ediyoruz. Bu, biraz tartışmayla da olsa gerçekleşecektir. Önemli olan, 121’inci saatten itibaren Kuzey Suriye’de yaşanması muhtemel gelişmeler ve Türkiye’nin rolünün ne olacağıdır.