“Darbelere karşı toplumsal bünyemizi ve devletimizi ayakta tutacak en önemli dayanağımız, vatandaşlık kimliğine dayalı aidiyet bilinci ve hayatın her alanına nüfuz eden özgürlükçü demokratik kültürdür. Toplumsal bütünlüğümüzün harcı milletimize, ülkemize ve devletimize duyduğumuz aidiyet bilincidir, çünkü devletler ve milletler ancak ve ancak ortak aidiyet bilinciyle ayakta dururlar. Eğer bir toplumda aidiyet bilinci zayıflamışsa, devlet bir grup vatandaşını dışlamışsa, ötekileştirmişse, o andan itibaren o devletin ayağa kalkması, o milletin felah ve sükun bulması mümkün değildir.”
Bu paragraf, Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun TBMM Araştırma Komisyonu’nun sorularına verdiği cevapların “öneriler” bölümünden… Davutoğlu, bu cümleleri bir daha darbe olmaması için neler yapılması gerektiğine dair görüşlerinin sonunda söylüyor. Ama bu paragraf, 15 Temmuz darbe girişiminden, hatta bütünüyle darbe vak’alarından bağımsız olarak da değer taşıyor. Ortada bir tehlike olmadığı şartlarda bile huzurun, güvenin ve kalıcı istikrarın şartları bunlardır. Özetleyecek olursak; kimsenin bir bahaneyle ötekileştirilmemesi, herkesin kendisini iyi ve ülkeye ait hissetmesi en değerli ve temel sermayemizdir. Kaliteli bir demokrasiden bahsetmek ancak bu şartla mümkündür…