Tam 15 yıl önce AK Parti’nin kuruluş günlerinde ülkedeki en büyük siyasi merak adresi, Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının başlattığı hareketin kuruluş ve partileşme süreciydi.
Beklenti kadar önleyici kampanyalar da güçlüydü. Hatta, beklentilerden daha güçlüydü. Çünkü hem medya hem de siyasi güç merkezlerinin neredeyse tamamı bizatihi AK Parti fikriyatının zıttına kurumlardı. Doğumu engellemek, zayıflatmak, küçültmek en büyük amaçlarıydı.
“Erdoğan’a izin vermeyecekler… Partisini yaşatmayacaklar… Bu hareketten bir şey olmaz…”
Hem alenen hem de fısıltı yoluyla yayılan kampanya cümleleri böyleydi. Kenarda durup olup biteni maç seyreder gibi izleyenler konuşur konuşur ve “Bu iş olmaz, boşuna uğraşmayın…” deyip noktayı koyardı.
O günlerin hikayesini merak edenler, siyasetin cilvelerini canlı tanıklarından dinlemek isteyenler fırsat bulunca Faruk Koca’ya, Mücahit Arslan’a sorsunlar… Şimdi imkansız gibi gelen ne anektodlar var. Yıllar sonra geriye bakınca, o günlerin içinden gelmeme rağmen bana bile inanılmaz geliyor.
***
Önceki gün, AK Parti Genel Merkezi’ndeki 15. Kuruluş Yıldönümü törenini izlerken o günleri hatırladım. 2001’in 14 Ağustos’unda kuruluşun ilan edildiği gün de Ankara Bilkent Otel’deydim. Başta Erdoğan’ın ama sadece onun değil, herkesin heyecanını yakından izlemiştim. Her zamanki gibi organizasyonu omuzlayan 15 Temmuz şehidimiz Erol Olçak’ın koşturmasını; koştururken de en yakın arkadaşlarına bile partinin adını, amblemini sızdırmamak için gösterdiği çabayı unutmak mümkün mü?