28 Şubat, asker liderliğinde, siyaset, iş dünyası, akademi, sivil toplum örgütleri ve medyanın ittifakıyla ülkenin üzerine çöken karanlığın meş’um tarihidir. Siyasi partiler, dernekler, vakıflar kapatılmış; binlerce genç kız eğitim ve istihdam hakkından mahrum edilmiş, onbinlerce insan zan ve itham altında bırakılmış ve toplumun serbest tercihleri yok sayılmıştır. 28 Şubat, demokrasiyi ve hukuku yok sayan, temel haklara yasaklar koyan bir darbeyle iktidar olmuştur. Sistematik, planlı ve acıma duygusu taşımayan bir devlet operasyonu olarak gündelik hayata hükmetmiştir. 28 Şubat yakın tarihin en karanlık günlerinin adıdır. 28 Şubat, devlet gücünün toplumu ve sokağı tanzim etme iradesinin en cesur teşebbüsüdür. 28 Şubat, en iyiyi, en doğruyu, ülke için gerekli olanı atanmışların bildiği ve başka da hiçbir fikrin, görüşün, tecrübenin kıymetinin olmadığına iman eden zihniyetinin eseridir. 28 Şubat, insanların neye inanması, nasıl inanması, nasıl düşünmesi, nasıl giyinmesi gerektiğini mecburi bir norm olarak belirleyen dayatma anlayışının darbesidir. 28 Şubat, hakimlere, savcılara hakkın ve hukukun ne olduğunu anlatma ve yaptırma iradesidir. 28 Şubat, siyasi partilerin, siyaseti ve siyasi düşüncenin devlet siyaseti yanında kıymet-i harbiyesi olmadığı kanaatinin merkezidir.