28 Şubat bin yıl sürmedi şükür ama dumanı üzerinde tüten, aktörleri hala hayatta olan ve bütün öyküleri izaha muhtaç olmaksızın apaçık ortada bulunan bir darbeyi yargılamayı da başaramadık. Bu, neresinden bakarsanız bakın buruk ve tatsız bir haldir; Türkiye’nin askeri vesayetle mücadelesine ve 15 Temmuz’dan sonra ulaştığı darbe karşıtı seviyeye de yaraşmamaktadır.
Yargılaması en kolay darbe 28 Şubat olmasına rağmen başarılamadı.
Mesele sadece asker kişilere haddini bildirmek, ordudan kaynaklanan yasakların, fişlemelerin, parti kapatma dahil politik tacizlerin hesaba çekilmesi değildir. Bu da dahil olmak üzere o darbeyle işbirliği bulunan sivil kişilerin, her ünitede yardım ve yataklık yapmış olanların da kayda geçmesidir. Hesap vermek demek sadece cezaevlerine gönderilmek değildir; aynı zamanda bu ahlak, hukuk ve demokrasi dışı işe bulaşanları ayıpla yaftalamaktır.
***
28 Şubat’ın yaşandığı o günlerde Ankara’da çalışıyordum; Yeni Şafak gazetesinin temsilcisiydim. Ne olup bittiğini, kimlerin nasıl askere selam durup yasakçıdan daha yasakçı, ceberuttan daha ceberut olduğunu biliyorum. Benim gibi bilen de çoktur…