Daha zor zamanlarımız oldu mu bilmiyorum? Ya da bir bayrama bu kadar sancılı ve kederli girdiğimiz olmuş muydu? Hatırlamak zor. Düşünmesi zor… İnsan hafızası zayıf, insan ruhu naif. Hafıza-i beşer niysan ile maluldür. Doğru. Ama, nisyan/unutmak maluliyet değil, bir sığınak olsa gerek. Bir de nisyan ile malul olmasa, o hafıza ile nasıl yaşanır düşünsenize?
Yakın zamana kadar bayramlara, Gazze’de, Filistin’de bitmek tükenmek bilmeyen acılarla girerdik, ne bayram kalırdı ne sevinç. Oralar hala çok acılı ama şimdi ocağımızdaki acı hepsini bastırmış olmalı. 12 Eylül’ün üzerinden 34 sene geçmiş... Daha o darbenin yaraları sarılmadan; 28 Şubat’ın 19’uncu senesini sürüyoruz. O yaralar da sarılmadan 15 Temmuz şehitlerinin cenazeleri yanı başımızda yatıyor. Hergün gelen asker, polis cenazeleriyle yan yana…
***
Hakikat şu ki, İslam dünyası, Müslüman coğrafyası tarihinin; tarihinin değilse bile modern zamanların en kötü günlerini yaşıyor. Yeryüzünde dökülen kanın, çekilen acının neredeyse hepsi birden Ortadoğu’dan Afrika’ya Müslümanların üzerine yağıyor. Biz de o uğursuz yağmurdan nasibimizi alıyoruz.
Suçlusu kim biliyor muyuz? Eğer bu soruya hemen, ilk anda ‘biz’ diye cevap veremiyorsak belanın arkası kesilmeyecek demektir. Suçlusu biziz…