Türkiye birbirinden ciddi sorunlarla boğuşuyor ve siyaset günlük hayatın üzerinde olağanüstü bir ağırlık kullanıyor. Çoğu kez yaratıcı ve vizyoner olmasa da liderlerin söz ve mesajları büyük dalgalanmaya yol açabiliyor. Toplum da bu istikamette; yani liderlerin ve partilerin propaganda malzemeleri sınırları içinde büyük ölçüde politize olmuş durumdadır. Birbirinin hatasını arayan, laf çarpma fırsatını kaçırmayan ve her an siyasi kampanyaların aktif bir parçası olmaya hazır sıkı bir partizanlık manzarası vardır. Yakarıdan aşağıya temel sorunlar üzerinde değil, polemikler peşinde enerji tüketen bir düzen hüküm sürüyor.
Gören, bu ülkenin ekonomiden dış politikaya, eğitimden yargıya kadar ağır problemleri yokmuş ve herşeyi halledip birbiriyle eğlenip gerilim arıyor zanneder… Gelir dağılımı sorunu, Kürt meselesi, eğitim, yargı ya da ağır dış politika problemleri bu ülkeye ait değilmiş gibi. Liyakatsizlik, ehliyetsizlik, yozlaşma ve yolsuzluk buralara uğramamış gibi. Ya da kötü şehirleşme veya yakın deprem tehlikesi yokmuş gibi. Hiçbir ciddi meselenin tartışanı, konuşanı da yok, tartışana konuşana merak edip kulak vereni de. Bütün partiler vizyon kaybında buluşuyor....