Bir toplumun millet olarak itibarı, kaabiliyeti, prestiji ve benzeri özelliklere göre toplam kalitesini tayin için birçok kriter olabilir. Mesela, hukuk, şeffaflık, ifade hürriyeti, yolsuzluk, eğitim, kültür gibi alanlarda ülkeleri ölçen ve küresel ligde onların yerini belirleyen endeksler vardır. Bunların tamamına yakınında Türkiye en gerilerdedir. En gerilerde derken tam olarak öyle… Sıralamaya giren yüzü aşkın ülke arasında çoğunda yüzüncü sıranın aşağısındadır. Sadece bu ana konularda değil, iş kazaları veya çocuk işçi istatistiklerinde de tablo böyledir. Endekslerde en olmayacak yerleri biz işgal ediyoruz.
Yani kendi kendimize anlattığımız, “büyük millet… vurduğu yerden ses getiren devlet” hikayesiyle uyuşmayan kötü skorlara sahibiz. Lafı uzatmaya gerek yok bir-iki ay öncesine kadar kara parada bile gri listedeydik.
İyi listelerde yer bulamıyoruz, bununla da yüzleşmiyoruz. Çünkü aslında listeye de gerek yok. Ne durumda ve nasıl insanlar olduğumuzu zaten en iyi kendimiz biliyoruz. Bilmekle kalmayıp itiraf ediyoruz.
Daha dün, Birleşmiş Markalar Derneği Başkanı, ayakkabıcılar ve giyim sektörünün liderleriyle bir basın toplantısı...