Birbirinden büyük problemleri olan bir ülkenin neredeyse bütün kurtuluş umudunu, elinden gelen bütün rasyonaliteyi ve bütün ayağa kalkış hamlesini Merkez Bankası’nın faiz artışına yükledik bekliyoruz. Faiz 25 oldu, haftaya da 35 bilemedin en kötü 30 olur diyorlar. Sonra, 2026’nın sonuna kadar -orta vadeli- bir bekleyiş başlayacak. Harcamalar kısıldı mı, enflasyon düşüyor mu, cari açık, büyüme hepsi birlikte gidiyor mu, göreceğiz. Gördük gördük, görmedik; elde hazır olanlardan bir dış güçler senaryosu daha yazar yolumuza devam ederiz. Tıpkı Avrupa Birliği işi sarpa sarınca Kopenhag yerine Ankara Kriterleri deyip yola devam ettiğimiz gibi. Hala da o yolda sağa sola sapmadan ilerliyoruz. Hukuk, adalet, şeffaflık, liyakat, ehliyet gözetmemeye azami riayet ediyoruz. Bilmediğimiz bir menzile gidiyoruz gündüz gece…
***
Gelin görün ki memleketin tek meselesi ekonomi olmadığı için, başka büyük meseleler hallolmadan ekonomi mesele olmaktan çıkmayacağı için ve esasen Türkiye istikametini tayin etmeden hiçbir kriter bizi o bilmediğimiz menzile de götürmeyeceği için, navigasyona gerçek bir hedef yazmak zarureti vardır.
Refah ve güvenliğimizi artırmak için nereye aitiz...