Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. Hayatta da, siyasette de, uluslararası ilişkilerde de… ABD’nin sorumsuz ve bencil Başkanı’nın hem dünya liderliğini güçlendirmek ve hem de bunu bedavaya getirmek niyeti aşikar oldukça buna bir hatta birden fazla cevap geleceği belliydi. Trump bir yandan uluslararası ticaretin canına okurken bir yandan işi o kadar ucuzlattı ki BM ve NATO aidatlarının hesabını yapmaya başladı. Müttefikleriyle ve muarızlarıyla en kârlı ve avantajlı ticareti yapıp üstüne NATO’dan çekilmekten, uluslararası konvansiyonlara para ödemeyi kesmekten söz edersen gün gelir en uyuşuk kıta bile yerinden doğrulup, “Ne oluyor yahu” der. Almanya ve Fransa da şimdi ortak Avrupa Ordusu fikrini tartışmaya açarak bunu yapıyor. NATO ittifakının tadını kaçıran Trump yönetimi eliyle ABD oldu. Üstelik Trump barış zamanında o kadar dedikodu yaptı ki diğer üyeler için ABD’nin savaşta yapıp yapmayacakları endişe konusu oldu. Bu kadar tafra, böyle ciddi bir ittifak için fazlaydı… Almanya Başbakanı Merkel Avrupa Birliği içinde askeri alanda önemli gelişmeler kaydedildiğini söylüyor ve oradan “Bir gün gerçek bir Avrupa ordusu oluşturma vizyonu üzerinde çalışmalıyız” noktasına varıyor. Kafasında bir model de oluşmuş belli ki. Zira devamında bu ordunun NATO içinde yer alabileceğini; yani AB’li NATO üyelerinin tek orduyla hareket edebileceğini söylüyor.