Beklentilerin altında bir asgari ücret rakamı açıklanması bekleniyordu. 2019/20’den beri kötü yönetilen bir ekonominin kaçınılmaz sonuçları olacaktı. Her ekonomik krizde olduğu gibi bizim uzun süreli krizimizde de faturanın ücretli çalışanlara çıkması kaçınılmazdı. Hem emekliler hem de ücretliler aynı anda bu faturayı ödeyecekti, ödüyorlar da.
Bugünkün tablo iktidarın kendi eliyle ürettiği imkansızlığın bir sonucudur. Duvara çarpma tehlikesi; yani ödemeler dengesinin bozulması ve Türkiye’nin borçlarını ödeyemeyecek duruma gelme ihtimali senelerdir pervasızca süren popülizmi durdurdu. Durduğu o yerde de yük çok kazanın değil çalışanların omuzuna binmeye başladı. Enflasyonun inandırıcı olmayan malum hesaplama yöntemleriyle bile yüzde 50’lerde seyrettiği ortamda asgari ücrete ancak yüzde 30 zam yapmak hükümetin yaklaşan tehlikeden ne kadar ürktüğünü gösteriyor. Problem Erdoğan gibi popülizme meyli yüksek bir lideri bile ürkütecek kadar derinmiş meğer…
Niye böyle oldu? 128 milyar artı 128 milyar dolar Merkez Bankası rezervinin sadece Dolar tabelası düzgün görünsün diye heba edildiği, Kur Korumalı Mevduat gibi tehlikeli bir enstrümanın pervasızca kullanıldığı, faiz...