Başımıza gelen problemlerde; aşamadığımız, üstesinden gelemediğimiz sıkıntılarda dünyayı suçlamak alışkanlığımızdır. İmparatorluk sonrası (veya bakiyesi) bir ülkenin kaderi ve tabiatıbelki de böyledir. Başaramamak, kazanamamak, galip gelememek hep bir büyük sebebe, karanlık bir mahfile bağlı olmak zorundadır. Asla kendi kusurumuz olamaz. “Belki” böyledir diyoruz çünkü geçmişinde büyük devlet veya imparatorluk payesi bulunan bütün milletler aynı durumda değildir. Yıkılıp kurulan veya yenilenen birçok eski büyük ülke bugün de büyüktür. Kuralına göre oynayan milletler her dönemde büyükler liginde kalmayı başarmıştır. Eğitimi, teknolojiyi, sanayii, hukuku, akademiyi, sanatı, kültürü ayakta tutan ülkeler dün de bugün de müreffeh ve güven içinde yaşamayı başarmıştır. Bir problemle karşılaştıklarında da suçlu aramaya gerek duymamış, kendilerine bakmışlardır. Bu demek değildir ki bizim gibi bazı milletler ve ülkeler, ekonomik ve teknolojik dezavantajları nedeniyle büyük güçlerin negatif ayrımcılığına muhatap olmamıştır.