Önce Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun aktardığı ABD’nin FETÖ lideri Gülen’in iadesi için iyimser yaklaşım içinde olduğu bilgisinden başlayalım. Türkiye’nin bu konudaki geniş kapsamlı dosyalarına rağmen Washington’un bugüne kadar olumlu bir tavır içinde olmamasının ardından şimdi Trump’ın sınır dışı ihtimalini dile getirmesi hiç şüphesiz olumludur. Dahası, Türkiye açısından bu siyasi ve diplomatik başarıdır. ABD ile bir dizi gerilim yaşandığı ortamda bu aşamaya ulaşılması küçümsenemeyecek bir gelişmedir. ABD Başkanı’nın bu noktaya gelmiş olması, meselenin kendisine iyi ve ikna edici bir şekilde anlatıldığını gösteriyor. İade ve sınır dışı süreçleri böyle konuşmalarla başlar ve zamanla mesafe alınır. Türkiye bu aşamada şimdi daha teknik ve hukuki bir süreç takip ederek siyasi planda elde ettiği bu kazanımı desteklemelidir. Şimdiden sonra teknik adımlarla birlikte meselenin daha fazla dillendirilmesi ve kulakların alıştırılması işe yaracaktır. Gelelim Bakan’ın aktardığı ikinci önemli konuya… Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Suriye diktatörü Esad’ın “demokratik bir seçim kazanması” durumda kendisiyle çalışmayı düşünebileceğimizi söyledi. Burada biraz duralım… Bu cümle, Türkiye açısından Suriye’de iç savaşın başladığı günden beri ilk kez sarfedilmektedir ve kesin olmamakla birlikte böylesi bir konuda olabilecek kadar net bir tutum değişikliğini ilan etmektedir.