Önce Bahçeli, dün de Erdoğan seçimi bir iki ay öne almanın kapısını araladı. Ama buna artık bir erken seçim diyemeyiz… Yaşanan ve yaşanmakta olan ekonomik kriz ile Türkiye’nin dış politikada takip edilemez seri hareketleri elbette bir erken seçimi gerektiriyordu. Riski azaltmak ve işleri yönetilebilir seviyeye çekebilmek için tazelenme ihtiyacı vardı. En azından bir yıl öncesinde sandık kurulmalıydı ve bu ülkenin hayrına olurdu. Geçen her saat, ekonomi ve dış politika üzerindeki yükü bugünler ve yarınlar için artırdığı için seçim gerekliydi.
Ama olmadı. Çünkü muhalefet yeterince baskı yapmadı, iktidara zaman lazımdı. İstediği zamanı aldı. Neticede bu ağır krize ve yönetim problemine rağmen beş yılı tamamlamak Erdoğan’ın bu dönemdeki en büyük başarısı olarak kayda geçti. Bir şey olmamış gibi, aslında büyük problemler yokmuş gibi ve beklenen seçim seçimlerden bir seçimmiş gibi, zamanında seçime ulaşmayı başardı. Küçümsenemez bir siyasi başarı çünkü seçimi zamanında yapmak, muhalefetin başta ekonomi olmak üzere itiraz ettiği konularda iddia edildiği gibi bir sıra dışılık olmadığı, durumun aciliyet göstermediği mesajını da...