Yukarıdan aşağıya sayarsak tamamı Türk tipi olan birtakım modellerle idare olunuyoruz. Neredeyse hiçbirinin dünyayla bağı yok, yerli malı sistemler. Türk tipi başkanlık modeli en tepede; hükmünü icrada beşinci seneye döndü, ilerliyor. İktisadi politikaların adı da Türkiye ekonomi modeli olarak bağlandı. Sağa sola savrulduktan ve çaresiz kaldıktan sonra adını “Türkiye” koyduk, “Varsın başarısız olsun. Ama bizim olsun” der gibi… Sadece bu ikisi değil, bir süredir hemen her işimizin adı “yerli ve milli” ve de “Türkiye”… Siyaset, eğitim, yargı, savunma, kültür, spor.
Ortada bir model var mı gerçekten? Yani, denenmiş, sonuç almış, olgunlaşmış ve dünya örnekleriyle kıyaslanabilir sistemlerden mi söz ediyoruz. Onların yaptığı ne kadar başarılı, bizimki ne kadar? Türk tipi başkanlık veya Türkiye ekonomi modelimiz veya irili ufaklı işlerimiz verimlilikte hangi sırada?
***
Soruları uzattıkça göreceğimiz, gerçekte bir modelimiz olmadığıdır. İnsanlığın, demokrasi ve iktisat tecrübesinin söylediği ne varsa tersine iddialar içeren, iddiaları da tutmayan politikalara model denemez. Aksine, yapılmakta olan modelden, sistemden, tecrübeden ve bilhassa...