Bazı kavramlar ne kadar sık tekrarlanırsa, problemin o kadar büyük olduğunu anlayabilecek tecrübeye sahibiz. Hele tekrarlayan siyasetçiler olursa; özellikle de iktidar sözcüleri. En sık söyleyenlerin başında doğal ki Cumhurbaşkanı geliyor. Son olarak, bir daha eski yasaklı dönemlere geri dönülmeyeceğini söyledi. Aynı günlerde adalet dağıtmayan devletin çürük bina gibi yıkılıp gitmeye mahkum olduğunu anlattı. Öncesinde, Türkiye’nin en iyi ekonomiler arasına girmek üzere olduğunu defalarca söylemişti. Her tekrar, her vurgu problemin ne kadar büyük olduğunu hatırlatmaktan başka tesir yaratmıyor.
Gerçek şu ki Türkiye eski yasaklı zamanlara döndü… Hem de daha derin ve “sofistike” şekilde dündü. Dahası, yasaklamak, kısıtlamak, sınırlamak ve tek görüşü benimsemeye zorlamak eskiden ayıp sayılırdı; şimdi o da yok. Yasakçılık hem çok güçlü hem de en “itibarlı” dönemini yaşıyor. Dış güçlerin hepsi birden bize saldırırken ve onların içerideki işbirlikçileri türlü türlü ihanet planları yaparken gayet tabii ki yasaklayacaksın vs, gibi bir atmosfer ülkenin üzerine çökmüş bulunuyor. Aynı atmosferin ağır baskısıyla seçime de gidiyoruz.
Tabiatıyla ülkede hukukun üstünlüğünden ve...