Ekonomiden dış politikaya, ifade özgürlüğünü de içeren sosyal kutuplaşmadan bütün ana meselelere kadar içinde bulunduğumuz şartlara bakıp yakın dönemin en iyi günlerini geçirdiğimizi söyleyebilmek mümkün değildir. Daha iyi göstergelere sahip olduğumuz, daha sıkıntısız ilişkilerle yol yürüdüğümüz zamanlar çok olmuştu. Şimdi ise, özellikle ekonomide ağır bir kur baskısı altında bulunuyoruz ve art arda alınan önlemlere bakıldığında da üstesinden nasıl gelineceğine dair henüz kafamız netleşmiş de görünmüyor. Mesela, Merkez Bankası’nın bir kalemde 6. 25 gibi yüksek oranda faiz artırımına gitmesi ve buna karşılık Cumhurbaşkanı’nın “Bu yöntemler çare olmaz” mealindeki sözleri gibi. Yahut da neticede ürettiğimizden ve sattığımızdan daha fazla tüketip aldığımız için; yani borçlanmak zorunda olduğumuz için sistem üzerinde değişmez bir ağırlığı olan doların değer kazanmamasına karşı aklımıza ilk çare olarak sözleşmeleri Lira’ya çevirmenin gelmesi gibi… Yaklaşım böyle olunca gerçek bir çare aramak ve meselenin köküne gitmek ihtiyacı daha da artıyor. Nitekim, bütün önlemlere rağmen durulmayan piyasaların da gözünün bu köklü çarede olduğu anlaşılıyor. Şimdi bir de orta vadeli programın felsefesine ve hedeflerine bakmak gerekecek. Yani, ekonomide bir tahminde bulunmak için OVP’nin açıklanacağı bu haftanın perşembesini bekleyeceğiz. H H H Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan Suriye dosyasında kalan en kritik sayfa için bastırıyor.