Depreme dair bildiklerimize ilaveten tecrübe ettiğimiz şudur. Siyaset sınıfı deprem hakkındaki bütün bilimsel ve tecrübi bilgiyi ihmal eder, yok sayar, umursamaz ve o bilgiden kaçar. Maraş Depremi’nin kısa ve net özeti de budur. Her şey apaçık bilinirken binaların yıkılmaması için de yıkıldıktan sonra insanların enkazdan kurtulması içini de tedbir alınmamış olması bunu göstermektedir. Depremi anlamak ve izini sürmek için yüzlerce bilim adamı çalışırken, onların emeğini siyasetin körlüğüne heba etmeye devam edersek, şimdiden sonra da olacak olan Maraş dahil bugüne kadar yaşadığımız facialardır. 6 Şubat’tan bugüne kadar ilgili bakanların aciz açıklamalarına ve “devlet adına” konuşanların meseleyi anlamaktan uzak, öfkeli ve tehditkar dillerine bakınca anlaşılan da budur.
Nüfusunun yarıdan fazlası hala deprem riski altından olan Türkiye’nin kaderi hala Maraş Depremi’nde enkaz altında kalan siyasete baştan sona emanet edilebilir mi? Ülkenin bir daha böyle bir risk alma lüksü olabilir mi? Kendini bu kadar aşikar eden bir felaketin her aşamasını ıskalayan bir anlayışa deprem güvenliği görevi tekrar verilebilir mi?
Bilim adamları, akademisyenler ve deprem araştırmacıları...