Toplumun dünyaya bakışı, başkalarını dost ya da düşman olarak tarif edip etmemesi, dış güçlerin dış düşman olup olmadığı gibi fikirler enerji ve kaynak sarfiyatı belirler. “Seçimin birinci turunun tamamlandığı” 31 Mart akşamına kadar hükümferma olan beka meselesi böyle bir rüzgardı. Seçim bittikten sonra bahis konusu olmaması, kimsenin dönüp bir daha bekadan söz etmemesi neticeyi değiştirmez. İddianın sahiciliği, derinliği ya da sahada tatbik edilip edilmemesi mühim değildir. Mühim olan zihinlerin bu duyguyu taşımasıdır.
Toplumun, bürokrasinin, medyanın, akademinin, patronun, işçinin, memurun zihnine beka meselesini; yani yarınımızın belirsiz olduğu, ülkenin başına her an herşeyin gelebileceği endişesini yerleştirdiğinizde bu tahmin edilemez boyutta netice alır. Kimse, hakka, hukuka, liyakata, ortak faydaya, demokrasiye, empatiye, kaliteli üretime yahut da ülkenin dünyadaki prestijine riayet etmeyi düşünmez. Düşünmek zorunda da değildir zira, vatan elden gitmektedir ve gerisi gayet tabii ki teferruattır!