Seçim öncesi siyaset her zaman ısınır ve icraata yansımayacak bazı sözler, vaatler ve semboller bolca kullanılır. Bunun bir parça dünyanın her yerinde görüldüğünü kabul etmeliyiz. Türkiye’de ise biraz daha fazla olduğunu, çok ileri gidildiğini de…
Siyasetçiler böyle zamanlarda yapabileceklerinden öteye geçerler, yapmak istediklerini veya fikir dünyalarının en geniş sınırlarını ortaya koyarlar. Seçmen de esasında yapılabileceklerle yapılamayacakları ayırarak bir nevi ortalama alarak kararını verir. Yine de her siyasetçi söylediğinden ve söylemediğinden sorumludur ama kendisini bağlayan şey sıra icraata geldiğinde ortaya koyduğu hedeflerdir. Seçim biter ülkenin öncelikli ve acil meseleleri gündeme gelir ve oradan yola devam edilir.
***
Bugün içinde bulunduğumuz nokta budur. Bilhassa dış politika ve ekonomide…
Mesela seçim öncesinde Hollanda ile ilişki diye bir konsepti dile getirenler tavizkâr veya batı kompleksli olmakla itham edilebilirdi. Ya da Almanya ile ilişkilerin düzelmesi için adım atılmasını isteyenler. Yahut da ABD ile ilişki seviyesinin yükseltilmesini talep edenler.