Ekonomi derin ve uzun süreli bir krize mahkum olmuşsa diğer problemleri konuşmak kolay değildir. Krize yol açan siyasal şartları, sistemin tabiatı ve tatbikatındaki sıra dışı sapmaları konuşmak bile önceliğini kaybeder. Ekonomik kriz o kadar can yakıcı ki tartışması da can havliyle oluyor. Neden, niçin, nasıl gibi sorular ikinci plana düşüyor.
Esasen herkes, yapılmayan bu tartışmaya rağmen neyin ne olduğunu biliyor. Kötü bir ekonomiye neyin yol açtığını anlamamak imkansızdır. Sebep her zaman kötü yönetimdir. Yanlış kararlar, öngörüsüzlük, gerçekten uzaklaşmak ve böylelikle büyüyen problem karşısında çaresiz kalmak… Bilen, bunu bilir. Ya da her şeyin dış güçlerin komplosu olduğuna inanır, rahat eder. Ancak, ister gerçekçi analizler ister komplo teorileri yapılsın durum fark etmiyor. İki durumda da ekonomiyi ayağa kaldırmak ve dış güçlere haddini bildirmek gerekiyor.
Enflasyon, kur ve -MB’nin indirimine rağmen, borçlanma oranlarının yükselmesiyle- faiz patlamasının eş zamanlı yaşandığı ortamda yükselen sesler de bildiği yolla hükümete tavsiyelerde bulunuyor. Son olarak TÜSİAD konuştu ve şöyle...