Seçim ne kadar önemli olursa olsun kontrolden çıkan kampanyaların dili asla kabul edilemez boyuttadır.
Siyasetin lisanı aşırı miktarda yalan ve çarpıtma dolu; algı girişimleri de pervasızca yapılıyor.
Meydanlarda, ekranlarda söylenenlerin hatta icraat olarak takdim edilen kalemlerin bile gerçekle bağı kalmamış durumda. Sandık yaklaştıkça da o bağ iyice kopuyor.
Son olarak CHP ve Kılıçdaroğlu’nu PKK ve Apo yanlısı gösteren afişler gibi. Amatör, acemice ve gerçek olmadığı besbelli ama seçim sürecinin başından beri sürdürülen kampanyayla son derece uyumlu. CHP, İyi Parti, Gelecek, DEVA, Saadet ve DP’nin PKK’ya taviz vereceği iddiası da öyle sakil ve amatörce… Bir başka ifadeyle Kılıçdaroğlu, Akşener, Davutoğlu, Babacan, Karamollaoğlu, Uysal ile İmamoğlu ve Yavaş’ın ayrı ayrı veya hepsinin bir arada Kandil’den talimat aldığı propagandası da sahte ve acemice.
Ayrıca çaresizce… İnanan inanır, inanmayana karşı da zaten bir açıklama borcu yok iktidarın. Gerçek dışı iddiaların da zaten müeyyidesi yok. Kazandıktan sonra hiç yok.
Hangisi daha yanlış bilemiyorum. Ülkenin bütün siyasi renklerini bir araya getiren ittifaka...