Genelde iktidarın ama aslında özelde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın muhalif (CHP’li) belediyeleri silkeleme merakı hem siyasetin hem de demokrasinin ileride hiç iyi anılmayacak bir sayfasını doldurmaya başladı. Hatta, belediyelere karşı kısıtlayıcı, baskıcı ve ayrımcı muameleler ikinci üçüncü sayfayı dolduracak kadar arttı. Daha en başta, 2019’da İstanbul seçim sonucunun reddedilip tekrarlanması bugün olan ve olabilecek baskıların habercisiydi. Seçimi -dahi- iptal edildikten sonra yapılanlara şaşırmamak da böylece mümkün oldu.
Ancak, istediği sonucu almak şöyle dursun, tam tersine fark daha da açıldı. Ve bu kötü tecrübenin ardından iktidarın sakinleşmesi beklenirdi. Yetkiler alınıyor, binalar, araziler merkezi iktidara veriliyor, yatırım kararları imzalanmıyor ya da son günlerde olduğu gibi SGK borçları için CHP’li belediyelere özel tahsilat harekatı başlatılıyor. Maksat, muhalefete iş yaptırmamak ve onları yerelde başarısız kılıp iktidar hedeflerini zayıflatmak olduğuna göre, bütün bunlar işe yaramıyor. Baskı altındaki belediyeler bundan etkilenmiyor, bilakis siyaseten güç kazanıyor. Mağduriyet ve ellerin kolların bağlanması eskiden olduğu gibi yine sonuç...