Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Mısır, Yunanistan…
Bu ülkelere karşı savaşta bile söylenmeyecek ağır ve sert sözler söyledikten sonra, hepsiyle yeniden dost olmak için elimizden geleni yaptık. Ne kadar hakaret ettiysek, döndük bir o kadar iltifat ettik, güzel sözlere güzel sözler ekledik. Geçmişte bir şey olmamış gibi davrandık. Yani, BAE 15 Temmuz’a destek vermemiş gibi, Suud bizim ülkemizde Cemal Kaşıkçı’yı katletmemiş gibi, Mısır diktatörü Sisi darbeci ve katliamcı değilmiş gibi, davranmayı bildik. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu geri dönüşleri asla sorun etmedi, hatta yadırgamadı. Bir önceki etapta malum aynı şeyi Rusya ile kolaylıkla yapmıştı. Rus uçağı olayı ve sonradan Suriye’de 34 askerimizin şehit edildiği Rusya saldırısın hatırlayalım. Ya da artık iki lider bunları geride bıraktığı için bunları da unutalım!
“Büyük… Güçlü… Vurduğu yerden ses getiren, oyun kurucu ülke” hamasetinin sonu geldi. Takke düştü kel göründü. Çekemeyeceğimiz sıkletleri terazimize yüklemiştik, şimdi aceleyle ve telaşla hepsinden kurtulmak istiyoruz. Basra harap oldu ama yine de gerçeği görmek iyidir.
Buraya kadar tamam. Olan oldu. Şimdi...