Dış politikada veya dışarıya varan iç/dış türlü politik konularda her şeyden önce gerçekçi olmak şarttır. Zira, dış politikada iyi sonuç bile çoğu kez içeride yükselen hamaset dalgasını dindirmeye yetmez. Özellikle, bilimde, teknolojide, ekonomide, sanatta, kültürde övünebilecek başarıları olmayan ve teselliyi kestirme yoldan kazanılacak görkemli zaferlerde arayan toplumları tatmin etmek kolay olmayabilir. Gerçekçi olacaksınız ve üstesinden gelemeyeceğiniz beklentileri yaratmayacaksınız. Kudüs meselesi cümle İslam coğrafyası için böyledir. Gerçekçi ve mesai gerektiren bir politika izlenmek yerine, yüksek beklentilerin, güçlü sembollerin eşliğinde bugün yaşanan trajediye varılmıştır. Çıkabilecek en yüksek sesin çıktığı İslam İşbirliği Teşkilatı’nın ortak bildirisi de en nihayet caydırıcı bir öneri zikretmemektedir. Bugünden itibaren İsrail devletinin ekonomik, askeri ve siyasi olarak kaybı veya ilave riski görülmemektedir. Sözgelimi, İsrail Şekeli değer kaybetmemiştir veya herhangi bir uluslararası finans kurumu katliamdan dolayı bu ülkeye yönelik yaptırım düşünmek şöyle dursun, takipte olduklarına dair bir açıklama bile yapmamıştır. Hatta, bırakın dünyadan örnek aramayı, İİT’ye üye hiçbir ülke bildiri sonrasında İsrail’le yapılmış küçük de bir ekonomik bağlantısını iptal etmemiştir.