Terör, bütün kara bulutlarıyla birlikte, aynı anda ülkenin üzerine amansız bir felaket olarak yağıyor. Dünyada hiçbir ülke bu kadar sistematik ve düğün törenlerini hedef alacak kadar acımasız bir terör dalgasını hak etmez; Türkiye hiç hak etmiyor.
Zor günlerden geçiyoruz. Zor günlerden geçmek demek, dayanışma, duygudaşlık ve empatiyi geliştirmek demektir. Bilhassa da soğukkanlılığı korumayı gerektirir. Elbette, Gaziantep’te hayatını kaybedenlere, şu anda hayatta kalmak için mücadele edenlere ve yakınlarına; aslında hepimize bunu söylemenin zorluğu vardır. Ama elimizdeki en büyük sermaye de budur.
Zorluklar bir yana ortadaki problemin büyüklüğü terör gerçeğiyle tartışma ekseninde daha fazla yüzleşmeyi gerektiriyor.
Ortadaki tablo bize neler söylemektedir? Anlatalım.
1- PKK ve IŞİD uzun süreden beri Türkiye’ye yönelik terör saldırılarını sürdürmekteydi. 15 Temmuz’da kısa bir ara verdikten sonra yeniden teröre başladılar. Darbe girişiminden yararlanan ama tarihsel olarak ondan bağımsız bir süreçle karşı karşıyayız.
2- FETÖ, 15 Temmuz’da terör kapasitesini gösterdi. Şimdiden sonra bütün eylemler aynı zamanda bu örgütün de işine yarayacaktır.