Türkiye’nin Gazze katliamı ve genel olarak Filistin meselesi konusunda yapıp edecekleri, kınama ve ABD Dışişleri Bakanı’nın savaş sonrası bölgedeki inşaat faaliyetlerinde rol alabilecek ülkeler arasında bizi de saymasından ibaret olmamalı. Bu kadarıyla kalakalmak iyi görünmüyor. Ayrıca, Batı kamuoyunda proteste eylemleri kesintisiz devam ederken Gazze konusunun bizde unutulmaya yüz tutması, rutin bir problem haline gelmesi hiç iyi görünmüyor.
Tek sorumlu Türkiye değil elbette ama Gazze için uluslararası diplomatik hamleler üretmek görevi, bir Avrupa ülkesi olarak öncelikle Türkiye’ye düşerdi; bunu da yapamadık. Çünkü uzun bir süredir bizatihi Türkiye, diplomatik açıdan sorunlar yaşıyor. Eski kapasitesini kaybettiği için ülkeleri hareket geçiremiyor.
Böyle olunca da geriye, sadece konuşmak ve birbirini tekrarlayan kınama mesajlarından başka bir faaliyet kalmıyor. Oysa, Gazze için “konuşmak” artık gereksiz çünkü Türkiye dahil bütün İslam dünyasının sözde kalan duyarlılığı açık ki İsrail’i etkilemiyor. Gazze’den sonra Refah’ta başlayan saldırılar da bunu gösteriyor.
Bugün ise kötülükten doğan yeni bir imkan var. Katliam ve beraberinde ağır bir mülteci krizi...