CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırıdan sonra uzun uzun siyasi analiz yapmaya lüzum var mı? Sadece ısrarla süren bir saldırı değil, dünyanın gözü önünde Kılıçdaroğlu’nu bir evde mahsur bırakacak kadar özgüven sahibi güruhun pervasızlığını inci ince kritik etmeye gerek var mı?
Konuşalım, yazalım, analiz edelim etmesine de sözün, lafın, konuşmanın, dilek ve temennilerin faydası var mı?
Muhalefet lideri, üstelik de yakın geçmişte PKK’nın suikast girişiminin hedefi olmuş bir lider gözü dönmüş bir kalabalığın hedefi olabiliyor. Utanmadan, çekinmeden dakikalarca saldırıp ardından saatlerce onu kuşatabiliyorlar…
Gele gele buraya mı geldik? Bu seviyeye mi düştük. Öfkenin, hamasetin, şovenizmin kaba gücüne teslim mi olduk? Sözü bitirdik de işimizi bilek gücüyle mi görmeye karar verdik?
Sorumlular sorumsuzlar, sakinleştirenler tahrik edenler, endişe edenler göz yumanlar…Herkes bilsin ki bu yol yol değildir. Ayrıca hepimiz bilelim ki bu utanç verici sahne müşterek yenilgimizdir, müşterek ayıbımızdır…
Buradan, bu berbat halden hemen çıkalım, derhal kurtulalım. Asla ama asla büyümesine yüz bulmasına izin vermeyelim. Türkiye’yi şiddet diline, tahammülsüzlüğe, kavgaya alıştırmak isteyene yol vermeyelim. Kazanılacak hiçbirşey kaybedeceğimiz makuliyet duygusundan daha kıymetli değildir, unutmayalım.