Hamaset denilen şey bazen ülkelerin hayatına girer ve kendinden menkul dokunulmazlıkla hüküm sürer. Cumhuriyet tarihimiz, kuruluşundan itibaren bu gelgitlerin sahneleriyle doludur. Ne zaman halktan bir şey gizlemek gerekirse veya halka gerçeği anlatmak vakit kaybı görülürse veyahut da işler kötü giderse nutukların şiddeti de artmıştır. Ülkenin nasıl bilinmez ve sinsi tehditlerle karşı karşıya olduğu, içeride efendi görünen bazılarının esasında ne namlı hainler olduğuna dair hikayeler o zaman deveye girer. Neticede toplum öyle bir kıvama gelir ki vatana halel gelmesin de hak, hukuk olmayıversin, ekmek de biraz eksilsin demeye başlar. *** Türkiye bu süreçleri o kadar çok yaşadı ki… Sadece iktidarlar değil, muhalefet de pek sever böyle okkalı lafları. Bizatihi AK Parti iktidarının ilk iki dönemi tümüyle bu hamasi muhalefetin baskısı altındaydı. “Sözkonusu vatansa geresi teferruattır” lafından tutun da “yerli ve milli” mahreçli bütün siyasi markalara kadar, bugün de dile pelesenk olmuş birçok slogan o dönemin mahsulüdür. AK Parti’ye karşı yürütülen ulusalcı kampanyaların cümleleri bunlar ve böyle şeylerdi. Bugün de siyasete, medyaya, akademiye ve tabiatıyla sokağa hakim olan dil budur.