Haritaya bakınca Türkiye’nin Suriye’de gözettiği hedeflerin anlaşılması kolaydır. Bilhassa sınırımızdaki renkler, yani YPG/PKK’nın tuttuğu uzun ve derin alan aynı zamanda neredeyse bir asırlık uzun ve derin problemimizin renklerini yansıtıyor. Çözülemeyen, ertelenen, bazı iyi niyetli ama sonuçsuz hamlelere rağmen Kürt sorununun yeni bir evresini de ilan ediyor. Suriye ile aramızdaki 911 kilometrelik sınır hattının 700 kilometreyi aşan bölümü bu örgütün kontrolü altındadır. Şimdi yoğun bir operasyon programıyla girilen Afrin’de ise terör örgütü bu hattın sadece 140 kilometrelik bölümünü kontrol altında bulunduruyor. *** Kürt sorunu çözülemedi evet ama sadece bu manzara bile “madem çözülemedi ne olacaksa olsun” denilemeyeceğini gösteriyor. PKK gibi kanlı ve organize bir terör örgütüyle 40 yıldır mücadele eden bir devlet buna kayıtsız da kalamaz, müsaade de edemez. Üstelik o örgüt iş savaşın sunduğu fırsatlarla devletleşmeye de başlamışsa… Bugün yaşanan ve gelecekte yaşanabilecek riskler Türkiye’yi hareket geçirmişken, ne ABD’nin açık ne de Rusya’nın gizli politikaları bu karara karşı anlamlı gerekçeler sunmuyor. Gerekçeleri Ankara’yı anlamaktan uzak olmakla birlikte, iki süper güç farklı yollarla sıkıntı çıkarabilir; bunu da not etmemek saflık olur. Nitekim, 20 gün önce harekata göz yuman bütün ülkelerden belirli oranda rahatsızlık sesleri de yükselmeye başladı.