Bir ülke düşünün en büyük üçüncü partisiyle gözgöze gelemiyor; şu kadar kaç on yıldır ne yapacağına karar veremiyor. Bir yandan Kürtleri için en veciz kardeşlik sözlerini cömertçe kullanırken, öte yandan Kürtlerin en yoğun temsil edildiği partiye karşı en ağır baskıları uygulamaktan geri durmuyor. Partilerini kapatıyor, belediyelerine kayyım atıyor, milletvekillerini Meclis’den atıyor ve dahası… Üstelik bunları geçmişte yapıp hiçbir sonuç alamadığı halde durup durup tekrarlıyor. Aynı yoldan defalarca gidip, dönüyor; sonra tekrar gidiyor.
Çözüm sürecinden yorulunca güvenlik politikalarına, güvenlik politikaları yetmeyince siyaset mühendisliğine; hiçbiri yetmeyince yeniden kapatma davasına meylediyor. Ufukta seçim görülünce de bütün bunlar hiç olmamış gibi anayasa bahanesiyle o partiye selam veriyor. Bütün bunlar olurken fonda ise kardeşlik edebiyatıyla hakaret sloganlarının sesi aynı anda geliyor. İkisini de birden aynı ağızlar söylüyor! Öyle bir kararsızlık ki sormayın.
“Bu ülkede Kürt meselesi yok” diyenler, baştan sona bütün siyasetin, sağdan sola bütün partilerin HDP’yi nereye koyacaklarına bir türlü karar verememelerine baksın da bunu bir daha...