Hazine Bakanı Mehmet Şimşek, bıkmadan usanmadan bazı mesajlar veriyor ve özetle işlerin planlandığı gibi yürüdüğünü anlatıyor. Titizlendiği, kaygılandığı ve çok muhtemele ki yakın geçmişte göz göre göre yapılan yanlışlardan canı yandığı belli oluyor. En nihayet uygulamaya çalıştığı yüksek hedefleri olmayan, “iki kere iki dört eder” sadeliğinde bir programdır. Tekerleği yeniden keşfetmek gibi gereksiz işlere mesai ayırmadan aklın yolunda durmaya çalışıyor.
Enflasyonu düşürmeyi hedefleyen ekonomi programı bu yönüyle Türkiye’nin üretim bazlı büyümesini, ülkenin dünya piyasalarına dönüşünü veya insanlarının görünür gelecekte kalıcı refah içinde yaşamasını garanti etmiyor. Enflasyonla mücadele başarılı olsa bile sadece işleyen bir ekonomi için zemin oluşturabilir. Zira, Türkiye’nin en büyük derdi enflasyon ama tek derdi değil. Özellikle geride kalan son 5 -hatta 10- yılın birbirinden kötü tercihleri sadece fiyat istikrarını bozmadı, ülkeyi sanayi, teknoloji ve genel olarak dünyayla rekabette de geri bıraktı. Bir istatistik yeterli… Türkiye’nin 2013’te dünya ekonomisindeki payı yüzde 1,24 iken bugün binde 67’ye geriledi.
Son 10 yılda -veya başkanlık...