Her şeyi belirsiz güçlere, esrarengiz ilişkilere, karanlık odaklara yahut “Biz mükemmeliz ama imkan vermiyorlar”a bağlama bahsinde kabiliyetimiz yüksektir ama sandık görüldüğü için yeniden hazırlanmak gerekiyor. Bir yanda Amerika’dan Avrupa’ya bütün ülkelerin tek derdinin Türkiye’ye çelme takmak olduğuna inanlar öte yandan sinirle oflayıp puflasa da bu hikayeyi mağlup edemeyenler… İki grup için de bol malzemeli bir döneme giriyoruz. Esasen, hep içinde olduğumuz bir dönemin yeni perdesi açılıyor.
İktidar açısından tablo o kadar tatsız ki bu saatten sonra olup bitenleri akılla, mantıkla, hesapla, kitapla izah etmek mümkün değildir. Hayat çok pahalı, faizler çok yüksek, Dolar aşırı değerli, borç bini aşmış, işsizlik çok, üretim hala inşaata gıpta ediyor; bütün bunlara yolsuzluk ve usulsüzlük de eşlik ediyor. Sen iktidar olsan, seçime de şurada sayılı gün kalmışsa ne yaparsın? Durumu düzeltmek için rasyonel politikalara geçmeye vakit mi var? Vakit varken bile bunu tercih etmeyen, şimdi en kritik zamanda “hain, illet, zillet, işbirlikçi” kesimlerin dediğine mi gelecek? Mümkünü yok. Gayet tabii ki soğan/patates stokçusu, süpermarket lobisi...