Türkiye’nin siyasi fayda gözetilmeyecek veya “kime yarıyor, kime yazıyor” diye bakılmayacak bir problemi varsa, o da çözüm sürecidir, Kürt meselesidir... Bu her adımı, her safhası değerli bir yoldur. Geldiğimiz son aşamada üzerine daha hassasiyetle titrenmelidir.
Bahaneleri konuşmak vakit kaybıdır, önemli olan hedefe ulaşabilmektir. İktidar bu meseleyi siyasi fayda temelinde yönetse bile sorumluluk sahibi bütün siyasetçilerin, düşünce insanlarının ve toplumun geri durmaması gerekir.
Evet iktidar da biraz temkinli. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sürece sahip çıkmakla birlikte kendisine ayırdığı güvenli, ihtiyatlı siyasi alanı da terk etmiyor. “Uzattığımız elin havada bırakılması, ısırılması halinde daima demir yumruğumuzu hazır tutuyoruz” sözü böyle bir ihtiyatın ifadesi. Milliyetçi seçmenine çözümü anlatmak yerine, şahin sözlerle kendisini o tabana yakın yerde tutmayı tercih ediyor. Bir yandan detayları çok kurcalanmadan bir çözüm istiyor elbette ama öte yandan bunun seçimde kendisine fatura çıkarıp çıkarmayacağı kaygısını da atabilmiş değil. Ortağı MHP’nin sınırsız desteğine rağmen önceki çözüm sürecinde olduğu kadar...