İktidar için hangi yöntem daha doğrudur? CHP’li belediyelerin işlerini zorlaştırmak, engel çıkarmak, hareket alanını daraltmak ve hatta yetki alanlarını kısıtlamak mı, tersi mi? Bunu bir kez daha erkenden ve vakit geçmeden düşünmenin faydası var. Bilhassa İstanbul ve Ankara belediye başkanlarının kısıtlanması, onlara rutin işlerde bile blokaj uygulanması hem yanlış hem de siyaseten büyük bir hatadır. Malum, belediye meclislerinde azınlık olmaları Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ı dezavantajlı duruma itiyor. Buna ilaveten iktidarın siyasi rakibi konumunda olmaları iki başkanı ayrıca merkezi idarenin gözünde sevimsiz kılıyor. Böyle olduğu için, bugüne kadar AK Partili belediye başkanlarına yönelik hiç düşünülmeyen ve ilk kez yeni belediye başkanlarını hedef alan karar ve uygulamalar duymaya başladık. Baştan söyleyelim bu yaklaşım iktidarın lehine sonuçlar doğurmaz. Yani, günün birinde İmamoğlu ve Yavaş’ı karşıya alıp ne kadar başarısız oldukları ve sözlerini yerine getiremedikleri gibi bir yargıyı asla garanti etmez. Zira, bugün artık irili ufaklı bütün hamleler halkın gözü önünde cereyan etmekte ve herbiri seçmen olan sıradan insanların adalet ve vicdan terazisinde tartılmaktadır. Eli kolu bağlı belediye başkanı görüntüsü seçmeni yeniden iktidarın adaylarına yöneltmez. Bilakis, CHP’li başkanların zaten seçilme gerekçeleri olan iktidarın tek yanlı ve kendine odaklı tatbikatlarının altını daha kalın çizgilerle çizer.