Yine aynı soruyu sormanın ve bir karar vermenin zamanıdır. Kendi kendimize tekrarlayıp durduğumuz gibi, “lider ve kimsenin yan bakamayacağı büyük bir devlet” miyiz, yoksa topraklarına kolaylıkla göz dikilebilecek kadar zayıf ve savunmasız mıyız? Hangisi?
Bu soruya Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerinden cevap bulamıyoruz çünkü, Cumhurbaşkanı’na göre bazen birincisi, bazen de ikisi birden olabiliyoruz. Meclis açılış konuşmasında mesela… Selçuklu’dan bugüne büyük devlet geleneğimize övgüler yağdırarak başladı ama sonunda sınırımız dahi olmayan İsrail’in bizim topraklarımıza göz diktiğini söyledi. Yeni bir bilgi veya istihbarat mı yoksa 3 bin yıllık vaat edilmiş topraklar hayalinin güncellenmesine yönelik bir analiz mi yaptı, bilinmiyor. Esasen, vaat edilmiş toprakların neresi olduğu da bilinmiyor. Ayrıca, kurcalarsanız her ülkenin kendine göre bir vaat edilmiş veya tarih içinde kendi halkına vaat ettiği topraklar vardır. Kimi komşusundan alacaklı olduğunu düşünür, kimi eski imparatorluk haritasının peşindedir. Herkesin küçük ya da büyük bir kızıl elması vardır. Bilhassa da bugün geri kalmış olduğu için geçmişiyle yaşayan ülkelerin…
Türkiye’ye gelelim… Bazılarına göre...