Yerel seçimler, yerel olmaktan önce iktidarın ve muhalefetin ara
dönem karnesidir. Türkiye siyasi dinamiğinde bilhassa böyledir.
Mesela 14/28 Mayıs’ta ağır bir yenilgi alan partiler; başta CHP
olmak üzere yerelde hedeflerini tutturacak olursa travmayı atlatıp
oyuna yeniden ortak olabilecektir.
Hedefi biraz daha basitleştirelim; 31 Mart demek bugün itibariyle
artık İstanbul ve Ankara büyükşehir belediye başkanlıklarının kimde
kalacağı demektir.
Genel olarak iktidarın ve muhalefetin diğer illerden hangilerini kazanacağı daha kolay tahmin edilebilir ve bir-iki değişiklik olsa dahi bunu siyasi mesaj olarak görmeyeceğiz. Ama İstanbul Ekrem İmamoğlu’nda, Ankara Mansur Yavaş’ta kalırsa bu seçmenin iktidara verdiği güçlü bir mesaj olacaktır. Tersi de genel seçim ve cumhurbaşkanlığını zaten kaybetmiş muhalefete verilmiş ağır bir mesaj anlamı taşıyacaktır. Erdoğan’ın önündeki bütün kapılar tarifi imkansız bir moral ve siyasi üstünlükle açılacaktır. Zaten güçlü, gücüne güç katacaktır.
İstanbul’un ne kadar önemli olduğunu sadece analiz yoluyla değil, bizatihi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 28 Mayıs akşamı...