Akif Emre’yi ebedi aleme uğurladık. Acımız tarif edilemeyecek kadar büyüktür. Güzel yazılar yazıldı, güzel şeyler söylendi. Hepsi doğru ve hepsi de eksik. Cenazesi, yüreğine, kalemine ve ahlakına yaraşır bir samimiyetle uğurlandı. Herkesin, hepimizin vicdanı da bedeni de kabristanda kaldı. Defin yapıldı ama kimse oradan ayrılamadı. Zira O’na borçlu olmayanımız yoktu. İnşallah hakkını helal etmiştir. Bundan gayrı davamız Akif’i aramızdan alan kahırla, vefasızlıkla, lakaytlıkla mücadeledir.
Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun.
***
Hayat, kendi gailesi içinde hakikati unuttursa da ölüm bize hayatın ne olduğunu, ne olmadığını hatırlatıyor. İnsan olmanın ve cemiyet olmanın icaplarını belletiyor.
İnsan, aklının, prensiplerinin, doğru bildiklerinin ve tecrübeden süzülüp gelen bilginin, hikmetin ete kemiğe bürünmüş halidir. Cesur insan da sadece, o prensiplerin arkasında her şartta durabilendir. Bugün bir dayanışma gerekiyorsa evvela bu sayıyı artırmak; yani, prensiplerinin, inandıklarının arkasında durabilen insanların gayretine destek vermekle başlar.
Sarsıcı fikir, değerli söz, soğukkanlı tavır seyreldikçe seyreldi, azaldıkça azaldı, en nihayet parmakla gösterilir hal aldı. Topyekün bir seviye kaybının giderek kabaran dalgasının önünde savrulmaktayız. Lümpenlik seviyeyi, yeniyetmelik tecrübeyi, slogan ilmi, hakaret de düşünceyi önüne kattı sürüklüyor.