Kriz içinde bir ekonomi, amaçsız bir dış politika, hukuksuz bir yargı, sistemsiz bir eğitim, plansız bir şehirleşme, vesaire… Bir iktidarın başarı ölçüsü, dolayısıyla bir seçimin kriterleri bu ana üniteler üzerinden gider. Elbette başta ekonomi ve ardından diğerleri gelir. Şimdi de öyle… Dört yıla yakın süredir ekonomi ağır buhran içinde kıvranırken iktidarın desteği, seçim kazanamayacak eşiğe demir atmıştı. Son aylarda art arda gelen pansuman ve popülist hamleler üzerine yeniden kazanma potasına girdi. İktidar en kötü döneminde çok gerilememiş olmanın imkanlarıyla; mesaiyi artırır artırmaz oyuna yeniden ortak olabildi.
***
Krizle başlayıp krizle devam eden bir yolun seçim düzlüğünde, faturası sonradan ödenecek birtakım önlemlerin işe yarıyor görünmesi de garip ama gerçektir.
Meselenin bir yönü bu. İktidarın göre dönüşünden sonra muhalefetin nasıl hamle yapacağına bakacağız. Bunu da yol haritası ve tabii ki aday açıklandığında anlayabileceğiz.
Ancak, Türkiye’nin meseleleri ekonomiyle, dış politikayla, eğitimle bitmiyor ne yazık ki. Bütün bu alanlar bileşik kaplar gibi gerilerken hepsinin zemininde aşınan hatta kaybolan değerler vardır. Yargı geriledi...