Küresel iletişim imkanlarının sınırsız genişlemesi doğal olarak hepimizde dünyada olup biten her şeyden haberdar olduğumuz duygusu uyandırıyor. Türkiye’yi zaten çok iyi biliyoruz, üstüne dünyada da neler yaşandığını izliyoruz gibi sabit bir kanaate sahibiz. Gerçek böyle değil oysa. İletişim imkanları genişledikçe bilgiye, habere ve istediğimiz her şeye ulaşabiliriz elbette ama ulaştığımız söylenemez. Ulaşmak denilen şey de en nihayet neye ilgi duyduğumuzla ve ne kadar önyargılı olup olmadığımızla ilgilidir. Türkiye’nin AK Parti/Erdoğan’lı 20 yılını değerlendirirken düştüğümüz hal de bundan ibarettir. Biz uçuyoruz ama dünya yerinde sayıyor zannedişimiz bundandır.
20 yılda çok önemli şeyler yapıldı şüphesiz. Ama neye göre, kime göre? Bizimle aynı ligdeki ülkelerle kıyaslandığında yaptıklarımız ne kadar önemli şeyler? Mesela, biz büyürken başkaları ne kadar büyüdü bilen var mı?
AK Parti’nin 20 yılda Türkiye’yi yılda büyüttüğü, geliştirdiği ve daha güçlü bir ülke yaptığı kanaatine bakalım. Evet, 2002 yılında AK Parti işbaşına geldiğinde kişi başına düşen milli gelir 3 bin 600 Dolar’dı, bugün ise 9 bin Dolar seviyesinde. Üç kata yakın artış var. Bunun bir başarı...