Kayseri’de yaşanan olaylar ve akabinde Suriye’nin Halep kırsalında ve İdlib’te Türkiye’ye karşı saygısızca tepkiler, mülteci meselesinin gördüğümüz en gergin sahneleridir. Bugüne kadar olanların ötesinde bir infial yaşandı ve olaylar sonuçta, Suriyelilerin varlığına karşı kesimlerin reaksiyonunu artırdı. Özellikle sosyal medyada ağırdan daha ağır bir tepki rüzgarı esti, siyaset ve liderler işin içine girdi ve bu mesele bir kez daha gündemin merkezine oturdu.
Buraya nereden ve nasıl geldik?
Türkiye’nin başlangıçta çok iddialı “kırmızı çizgi”lerle tarif
edilen Suriye politikası bugün artık politika olmaktan çıkmış ve
Esad’la görüşebilme beklentisine kadar gerilemiştir. Halbuki
başlangıçta ilan edilen hedeflerin ilki Esad’ın mutlaka gitmesiydi.
Esad kaldı, “Sayın Esed” oldu ve şimdi Erdoğan’ın masaya oturma
talebine karşılık tok satıcı tavırlarıyla bakacak olacak kadar
güçlendi. Yani ilk hedefimiz tutmadı.
İkinci hedefimiz Suriye’nin toprak bütünlüğü; yani bir bölgesel
Kürt yönetiminin kurulmamasıydı. Bu da tutturulamadı. O kadar
tutturulamadı ki PYD/SDG daha fazla ilerlemesin diye çeşitli
bölgelerde yıllardır asker bulundurmak zorunda kalıyoruz.
İlk iki...