Hiçbir ABD başkanı Trump kadar sansasyonel olmadı. O’nun kadar dünya çapında siyaset ve magazin malzemesi üreten ve ürettiklerinin aktörü olan bir ABD’li siyasetçi de şimdiye kadar görülmedi. İşadamı olmaktan çok bir medya fenomeni olarak gelişen kariyeri aynı yoldan devam ediyor. Dolayısıyla, Trump’dan siyaset veya perspektif beklemek anlamsızdır. İçeride ve dışarıda hemen hergün bir tartışma konusu çıkarıp bununla gündem olan bir başkanın ülkesi için ifade ettiği anlamın hayırlı olduğu söylenemez. Zaten her zaman bir gerekçeyle kötü ve olumsuz bir imaja sahip olan Amerika şimdi, başkanları nedeniyle eski günlerini de arayan bir marka değeri aşınması yaşıyor. Trump’ın başkanlık yolunda sergilediği statükoya karşı sahte kalkışma ve göstermelik isyanı kısa sürede kurulu düzeni tahkim etmek ve özellikle dünya pazarında ABD’nın eşitsiz üstünlüğünü güçlendirmekten ibaret olduğu da anlaşıldı. Daha çok kazanan, dünyanın geri kalanını da daha az düşünen bir ABD modelini olabilecek en antipatik yollarla gerçekleştiriyor. Avrupa Birliği ile ticarette yapmak istediği budur. Türkiye’nin de dahil olduğu ve dünya ticaretinde neredeyse hiç pay sahibi olmayan ülkelerle kurmak istediği ilişkinin gelip dayandığı yer de budur.